Orta İmparatorluk Dönemi: M.S. 100-300
Kentte büyük inşaat projelerinin devam ettiği M.S. 2. yüzyıl, Roma İmparatorluğu’nun Asya eyaleti şehirlerinde yapılaşma rekabetinin en yoğun şekilde yaşandığı dönemdir. Hellenistik stildeki sütunlu kentsel peyzaj artık daha görkemli Roma tarzı yapılarla donatılmıştır. Dini alanda, Aphrodite Tapınağı’nın etrafındaki Kutsal Alan’ın girişi Tetrapylon ile belirgin hale getirilmiş ve tapınağın etrafı, oldukça sıkışık bir yapıya sahip revaklı bir avlu veya temenos ile çevrilmiştir. Aynı zamanda Güney Agora’nın batı ucu, arkasında muazzam bir hamam tesisi (Hadrian Hamamı) yükselen yeni bir stoa ile yeniden tasarlanmıştır. 2. yüzyıl ortasında Güney Agora’nın doğu ucunu kapatmak amacıyla Agora Kapısı diye adlandırılan iki katlı bir süs cephesi inşa edilmiştir. 2. yüzyılın sonlarında ise, Kuzey Agora ekseninde, özenle işlenmiş, çatılı bir Bouleuterion veya Meclis Binası; Tiyatronun güneydoğusuna ise yeni hamam daha (Tiyatro Hamamı) inşa edilmiştir.
Aphrodisias’taki büyük çaplı mermer yapılaşma 2. yüzyılın ortasında ve sonlarında kesintisiz olarak devam ederken Roma İmparatorluğu’nun başında Antoninler hanedanı vardı ve bu dönem, eyaletlerde en büyük ekonomik refahın yaşandığı zamandı. Hayırsever faaliyetler ve onurlandırmalar, takvimleri belirlenmiş düzenli festivaller ve dikkat çekici mermer yapılarıyla kamusal kültür zirvedeydi.
M.S. 200 civarına gelindiğinde kent merkezi tamamen anıtsal mermer mimariyle donatılmış ve 3. yüzyılda çok az yeni yapı inşa edilmiştir. Yazıtlara göre, yoğunlaştırılmış bir çabayla süren onurlandırma süreci artık festivaller ve yarışmalar takvimine odaklanmıştır. Epigrafik kayıtlara göre 3. yüzyılın ilk yarısı yeni festivallerin başladığı ve onurlandırma faaliyetlerinin tüm hızıyla sürdüğü coşkulu bir devirdir.
3. yüzyılda, İmparator Caracalla’nın M.S. 212 yılında, henüz Roma vatandaşı olmayan tüm özgür doğan imparatorluk sakinlerine yurttaşlık verilme hakkını imparatorluk çapında genişletmesinin (Constitutio Antoniniana) güçlü bir yerel etkisi olmuştur. Yeni yurttaşların imparatorun soyadı olan Aurelius’u kullanılması yaygın hale gelmiştir ve bu durum, çok sayıda kamusal yazıtın ve faaliyetin bu döneme (3. yüzyıl başı ve ortası) ait olduğunu göstermektedir. En çok dikkati çeken durum ise 3. yüzyıl başlarında mermer lahit üretimi ve kullanımında ani bir artış görülmesidir: Caracalla’nın fermanıyla vatandaşlık hakkı alan yeni yurttaşların, gelişmekte olan ve mermer yontu eserlerle temsil edilen kamusal hayatın bir parçası olmaya hevesli oldukları görülebilmektedir.